Beypazarı
Beypazarı'nda sizleri karşılayan şirin havuç heykeli
30 MART 2016
Günü Bolu Kartalkaya dönüşü, Beypazarı'na uğradık.
Önce çarşıyı gezdik alışverişimizi yaptık epey geç olmuştu yorgun olduğumuz için geceyi Beypazarında geçirmek istedik.
Kalmak için Paşa Konağı konaklama yerini seçtik. Alış veriş yaparken bize paşa konağını kalınacak yer olarak tavsiye ettiler.
Konağa gittiğimizde bizi çok iyi karşıladılar. Konak gerçekten otantik 161 yıllık orijinal hali korunmuş, şirin bir konaklama yeri.
Konak işletmecisi, Sezgin bey ve eşi Pakize hanım çok yardımsever güler yüzlü insanlar.
Konakta kendimizi evimizde gibi hissettik. içi otantik bir şekilde aslına sadık kalınarak düzenlenmiş. üst katlara ayakkabılar çıkartılarak giriliyor bu yüzden her taraf tertemiz. yataklar temiz mis gibi kokuyor.
Konakta sabah kahvaltısı ve yöresel yemekler mükekemmeldi. Paşa konağı herkese gönül rahatlığı ile tavsiye edebileceğimiz bir konaklama yeri. Sezgin bey ve Pakize hanıma teşekkür ederiz.
Beypazarı Çarşı
6 asırlık bir geçmişe sahip olan bu çarşı, çok eski tarihlerde en renkli çarşı olarak da bilinmektedir.
Dikiciler Sokağı, Kuyumcular Sokağı, Bedesten Sokak, Şadırvan Sokağı ve Hanlar Önü gibi alanlarda taş binaların yer aldığı ve keyifli vakitlerin de geçirildiği bir çarşı.
Beypazarı, İç Anadolu Bölgesi'nde Ankara'ya bağlı bir ilçedir.
Genelde halkın gelir kaynağı tarım olup başta havuç gelir. Beypazarı, havuç üretiminde Türkiye genelinde söz sahibi olmuştur. Buğday köylünün en önemli gelir kapısıdır.
Çeltik, ıspanak, turp ve soğan da ilçenin gözde tarım ürünlerindendir. Kırbaşı yöresinde de başta hububat olmak üzere ayçiçeği üretilmektedir.
Yine Türkiye'nin en kaliteli Doğal Maden Suyu Beypazarı'ndan çıkmaktadır.
Beypazarı denince akla ilk gelen tarihi evleridir.
Beypazarı evleri genellikle iki üç katlı. Evde zemin katları taş, üst katları ahşap iskelet içinde ahşap veya kerpiç dolgu sistemi ile yapılmış.
Büyük evlerde taşlığa bağlı hizmetkar kısmı da bulunur, zemin kat dışa ufak pencerelerle açılıyor. Taşlıkta bir yalak ve ocakta bulunmaktadır.
Bu mekanların üst katlarına, ahşap merdivenlerle ulaşılıyor. Üst katlar asıl yaşama katları. Beypazarı’nda bu karakteristik özelliklere sahip evler restore edidilerek işletme olarak kullanılmakta.
Misafirperverliği, evleri, çıkmaz sokakları, Arnavut kaldırımları ile, gelen turistlerin ilgisini çeken Beypazarı’nda el sanatlarına da önem verilmiş.
Beypazarı Festivali
Her yıl Haziran ayının ilk haftasında Cuma gününden başlayarak 3 gün boyunca devam eden Beypazarı festivali yapılıyor.
Birçok ülke, Türkiye'den 50 civarında yöre ve ilçe Beypazarı'nda kendi bölgelerini temsil etmek ve tanıtmak amacıyla katılıyor.
Çok renkli görüntülere ev sahipliği yapan Beypazarı Tarihi Evler, Havuç ve Güveç Festivali akşamları da halk konserleriyle renkleniyor.
Her yıl 10 binlerce kişi Beypazarı festivaline katılarak bir bayram havası yaratıyor.
YEMEKLERİ
Beypazarı, tarihi zenginliklerinin yanı sıra yöresel yemekleriyle de ilgi odağı olmuştur.
Anadolu'nun lezzetlerini barındıran yemekleri: Ev yapımı tarhana çorbası, taş fırınlarda pişirilerek yine özel güveç kaplarında ikram edilen etli güveci, parmak kalınlığında damarsız ve ince kara üzüm yaprağına sarılan etli dolması, 80 kat ince yufkadan hazırlanan baklavası ve yöresel tatlısı olan höşmelimiyle bu zengin mutfak, tarihi konaklarda ziyaretçilere sunulur.
Beypazarı Kurusu
İskoç bisküvisine rakip tereyağlı Beypazarı Kurusu çay saatlerinin ve kahvaltı sofralarının vazgeçilmezidir. Un, süt ve tereyağı ile yapılan Beypazarı Kurusu'nun en önemli özelliği ise dayanaklılığını bir yıl muhafaza edebilmesidir
Beypazarı Havucu ve Havuç Lokumu: Ülkemizdeki havuç üretiminin %60'nı karşılayan Beypazarı; havuçtan üretilen Havuç Lokumu ve Havuç Suyu gibi yan ürünlerin çeşitliliği ile de Türkiye'nin adeta havuç deposudur.
Beypazarı Cevizli Sucuğu
Beypazarı'ndaki bağlarda yetiştirilen üzümler ile cevizin lezzetli karışımından ortaya çıkan Cevizli Sucuğun kalitesinin sırrı; özel bir kıvama getirilen üzüm suyuna su ve şeker katılmadan üretilmesidir.
İnözü Vadisi
Beypazarı İnözü Vadisi Beypazarı'nın 3500 yıllık uzun tarih serüveni İnözü Vadisi üzerindeki yüksek kayalıklardaki mağaralarda başlar. Beypazarı'nın ilk ismi olan Lagania (Kaya Doruğu Ülkesi) ismini buradaki yüksek kayalıklardan almış. İnözü vadisi iki tarafı gayet dik ve balık sırtı yükselen, bir vadi. Bu vadinin her iki tarafından üzerine çıkılması çok zor kayalıklar içine oyulmuş, birçok mağaralar var. Vadinin dik olan yamaçlarındaki mağaraların bir bölümü çok yükseklerde bulunduğundan ziyaretleri çok mümkün değil. Bu mağaraların eski çağlarda yapıldığı ve mesken olarak kullanıldığı anlaşılmakta
.
Beypazarı Saat Kulesi
Beypazarı Yeni saat kulesi Atatürk Parkı önünde Selçuklu ve Osmanlı mimarisinden esintiler taşıyan, tarihi ve estetik görüntüsüyle ilgi çekiyor. Beypazarı eski Saat Kulesi, 1920 yılında Sulu Han'ın girişine dikilen ancak günümüzde ayakta olmayan saat kulesi, zamanla yok olmuştur.
Sultan Alaaddin Camii
Cami Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat'a mal edilmektedir.
Cami Kesme taş duvarlarla yapılmıştır. Beypazarı'nda ki büyük yangınlardan nasibini çokça aldığı bilinmektedir. Cami bir minareli olup Selçuklu eserlerinin tipik bir örneğidir.
Hutbede Sultan Alaaddin, Rüstempaşa ve Sarı Kethuda isimleri anılmaktadır.
Rivayete göre caminin temeli atılırken, halka gusül abdesti almaları söylenmiş, halk da abdest almak için su bulunmadığını ileri sürünce, temel atmaktan vazgeçip Sultan Alaaddin'in Veziri Rüstempaşa tarafından hemen caminin yanına şehrin en iyi sularından ve Vezirin adı verilen Rüstempaşa suyu getirilmiş yanına da Rüstempaşa hamamı yaptırıldıktan sonra caminin temeli atılmış.
Eski beypazarı'nı, konaklarını, müzelerini eski sokak çarşı ve pazarlarını mutlaka ziyaret edin. Meşhur havuç suyundan içmeden, kurusunu yemeden gumüşçüler çarşısına uğramadan donmeyin.